Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı aşılamayla ilgili randevuların açılması sonrası randevu bulamadığı için dün eleştirilerde bulunan Fatih Altaylı Bakan Koca ile yaptığı görüşmeyi köşesine taşıdı.

Fatih Altaylı'nın Haber Türk'de yer alan köşe yazısı;

Eski gazetecilik geleneklerine saygı duyduğum için bayramlarda genelde yazmam, eski okurlar bilir.

Gençler nedenini bilmeyebilir. Onu da bir ara anlatırım ama bugün değil.

Çünkü bugün sağlıkla ilgili, yazacaklarım var.

Muhtemeldir ki, haberiniz var, dün Sağlık Bakanlığı 4. doz aşı olacaklar için randevu vermeye başlandığını ilan etti.

Vatandaşlar da hemen randevularını alarak, hastanelere gitmeye başladılar.

Ancak kendilerini bir sürpriz bekliyordu.

Randevu ile gidilen hastanelerin büyük bölümünde ya aşı yoktu ya da altı kişi olmadığı için aşı olamıyordu.

Yüzlerce kişi hastane kapısından geri dönmek zorunda kaldı.

Şikayetler bana ulaşınca sosyal medya üzerinden bu durumun yanlışlığını belirten birkaç satır yazdım ve “Ya aşı bulundurun, ya da randevu vermeyin” dedim.

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca hemen aradı ve “Haklısınız. Durumun farkına vardık. Hemen önlem alıyoruz” dedi.

Elinde yeterince aşı olmayan hastanelere randevu verilmeyecekti. Bayram süresinde aşı için gelen vatandaşlar altı kişi olmasa bile aşılanacaktı. Her kentte birden fazla hastanenin aşı bulundurması sağlanacaktı.

Sağlık Bakanı’nı karşımda bulmuşken son günlerdeki gelişmelerle ilgili konuşmamak olmazdı.

Tabii ki, sağlıkta şiddet konusuna girdik.

Herkesin konuştuğu, hastanelerde bir türlü alınmayan güvenlik önlemlerinden ve hastane girişlerine bir türlü koyulmayan x-ray cihazlarından başladık.

X-RAY CİHAZLARI İÇİN 4 AY ÖNCE TALİMAT VERDİM

Bakan Koca, hekimlere yönelik şiddet vakalarının genellikle plansız, anlık öfke ile gelişen olaylar olduğunu, bu yüzden de gerek hastane girişlerinde alınacak önlemlerin, gerekse hastanelerdeki güvenlik elemanlarının anında müdahalesinin kolay olmadığını söyledi.

“Konya’da bizi çok üzen ve pırıl pırıl bir doktorumuzu kaybetmemize neden olan olay mesela. Bu olayı gerçekleştiren kişinin kendisi de bir hastane çalışanı. Hastane güvenlik elemanı” diyerek önlem almanın zorluğunu vurgulamaya çalıştı.

Ancak bu güvenlik önlemlerinin arttırılmayacağı anlamına gelmiyordu.

“X-ray cihazları ile ilgili 4 ay önce talimat verdim. Tüm hastanelerde mutlaka tüm girişlere koyulması için. Ancak devlette süreçler var. İhaleye çıkılacak. Sayı çok olduğu için bir anda bulunması, alınması mümkün değil. En kısa zamanda koyulacak ama bugün söyleyelim, yarın tamamlansın olamıyor ne yazık ki!”

Sağlık Bakanı, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artmasını birkaç nedene bağlıyor.

YOĞUNLUK VE PANDEMİ HEKİMLERİN TAHAMMÜLÜNÜ AZALTTI

“Başta hasta yoğunluğu gibi bir önemli sıkıntı var. Üstüne pandemi sürecinin getirdiği yorgunluk. Hekimlerin tahammülü azaldı. Bu dönemde büyük efor sarf ettiler, büyük gayret gösterdiler. Bunda beklentilerinin karşılanmamış olmasının da etkisi var muhakkak. Kadir bilmezlik olduğunu düşündükleri durum, kırılganlık getirdi. Bu da hasta ile hekim arasındaki gerilimi arttırıyor. Şiddetin artışında bu bir etken. Biz bu süreçte şiddeti önlemeye yönelik 2 yasa çıkardık. Eskiden şiddet uygulayan kişi yargıya götürülüyor ama hakimler serbest bırakıyordu. Biz bunu katalog suçlara aldırdık. Şikayete konu olmadan dava açılmasını sağladık çünkü özellikle sağlık çalışanının şikayeti ile başlayan süreçlerde sağlık çalışanları daha çok hedef oluyordu. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ağır suçlar kategorisine girdi. Cezalar bir bölü altı oranında arttırıldı.”

HEKİM HATASINDA KASIT YOKSA BAKANLIK ÜSTLENECEK

Sağlık Bakanı Koca’ya hekimlerin kendilerini ihmal edilmiş terk edilmiş, umursanmaz hissettiğini hatırlatıyorum.

“Tam aksine. Bakın mesela malpractice davaları vardı. Sağlık sistemimizdeki başarıyı, hekimlerin tedavi başarısını engelleyecek duruma gelmişti. Bunu Batı ülkelerindeki gibi doktorların kendilerini sigorta ettirerek çözmeleri gerektiğini söyleyenler oldu. Biz bunu devlet olarak üstlendik. Hekimlerin üzerindeki baskıyı kaldırmak için gerekli çalışmaları yaptık. Kasıt olmadıkça hekime rücu edilmemeyi sağladık. Bir tazminat var ise bunu devlet ödeyecek ve hekime gidilmeyecek. Kasıtı da mahkeme kararına bağladık. Mahkeme ‘Kasıt vardır’ demedikçe kasıt yoktur şeklinde yönetmelik yaptık. Kurul karar vermeyecek. Ancak mahkeme kasıt ya da görevi kötüye kullanma vardır derse kurul devreye girecek ve kastın ağırlığına kusur durumuna kurul karar verecek.”

EMEKLİ HEKİMLERE EK GÖSTERGE

Bakan Koca’ya göre doktorların maddi haklarında da önemli kazanımlar sağlamışlardı.

“Hekimlerin emekliliğinde ek göstergeye geçtik. Bunu yakın zamanda yine arttırdık. Hekimler prim sisteminden çıkarıldı ve ek gösterge sistemine geçildi. SGK’nın prim sistemli esası hekimlere uygulanmayacak. Uzmanlarda 13 bin, pratisyenlerde 11 bin TL’ye çıkarıldı.

Böylelikle bir hekim emekli olduğu zaman en az 25 bin TL maaş alıyormuş gibi emekli olacak. Uzman doktorlarımız profesörün bir altı maaş alacaklar.”

Uzmanlık eğitimi konusunda da Bakan’ın önemli bulduğu yenilikler vardı.

“Bakanlık kadrosunda olup, Çapa, Cerrahpaşa gibi gözde uzmanlık eğitimi okullarında artık Bakanlık kadrosu ile okuyacak doktorlarımız. Uzmanlık eğitimindeki mecburi hizmeti de diğerlerine uyguladığımız gibi uygulayacağız. Ekstra bir mecburi hizmet yükümlülüğü gelmeyecek bu okullarda uzmanlık eğitimi alan doktorlarımıza.”

EK ÖDEMELER BORDRO İLE PEŞİN

Peki ya doktor maaşları?

Sürekli yaratılan ama karşılanmayan bir beklenti vardı.

Bakan Koca, burada da önemli artışlar olacağını söyledi.

“60 kişiyle yaptığımız bir toplantı vardı hatırlarsınız. Orada detayını vermeyeceğim bazı rakamlar ifade ettim. Açıkçası doktorlarımızı maddi şeylerle çok ilişkilendirmemek için bunları orta yerde konuşmayı çok doğru bulmuyorum. Ama maaşlar konusunda emekliliği ek göstergeye bağladığımız için planımız şu yönde. Bir ay gecikme ile verilen ek ödemeleri bordroya ilave edeceğiz. Yani önceden alınacak. Ağustos 15 itibarı ile doktorlarımız bunu görecekler. Ek ödeme ise hastanenin gelirinden değil, merkezi bütçeden sağlanacak. Hastanenin kâr zarar durumu hekimin ek ödemesini etkilemeyecek. Merkezi hesap yapılacak.

Tüm sağlık çalışanlarının bir taban ödemesi olacak. Bu taban sabit olacak ve enflasyona bağlı olarak her yıl artacak. Erimesine müsaade etmeyeceğiz.

Buna ilave olarak her hastanenin bir performans değeri olacak.

Randevu süreleri, hasta memnuniyeti gibi kriterler hastanenin performans puanını etkileyecek. Sistemini iyi işleten hastane puan kazanacak. Ve bu puanlar tüm çalışanları etkileyecek.”

Bakan Fahrettin Koca, hastanelerin ekonomik performansına bağlı hesaplamada doktorlara karşı bir adaletsizlik olduğunu ve bunun da böylelikle düzeltileceği inancında.

“Mesela sezaryen dışı doğumu teşvik edeceğiz. Robson skorlaması diye bir kriter var. Buna bağlı olarak normal doğum sayısını arttırmak istiyoruz. Bunu da doktorlara ek gelir olarak yansıtacağız.”

RANDEVU HIZI PERFORMANSI ETKİLEYECEK

Bakan’a özellikle radyoloji servislerinde aylar sonrasına randevu verilmeye başlandığını, hastanelerde büyük bir yoğunluk olduğunu aktarıyorum.

Durumu bildiğini söylüyor.

“Radyoloji randevularını hastane performansının bir parçası yapıyoruz. Böylelikle gereksiz radyolojik tetkik talebinin önüne geçerek yoğunluğu normale döndüreceğiz” deyince itiraz ediyorum.

“Bu kez de gerekli tetkikler yapılmayabilir. Doktor puan düşmesin diye hastadan radyoloji istemeyebilir” diyorum.

“Bunun için de hasta memnuniyeti kriteri getiriyoruz. Bu zaten bir ölçüde yapılıyor ama bunu kurumsal ve güçlü bir hale getiriyoruz. Kontrol randevusu öncesi 40’a yakın parametre ile bu memnuniyeti ölçeceğiz. Bir anket olacak ve bu anket yapılmadan kontrol randevusu olmayacak. İçinde kontrol soruları da olacak.”

Aslında bu konuda konuşulacak çok şey var ama Bakan Koca yolda ve arada kesilen telefon ile bu mevzuyu dört başı mamur konuşmak zor.

Keşke bir gün Teke Tek’e gelse de uzun uzun konuşsak.

İLAÇ ZAMMI İÇİN ŞUBAT’I BEKLEMEDİK

Bulunamayan ilaçlar ve artan katkı payı talepleri de bir diğer sorun ve soru.

“Bunun nedeni kur artışı ve fiyatların düşük kalmasıydı. Normalde bu artışlar şubat ayında yapılır ama biz bunu bu ay yaptık. Şubat’ta mahsuplaşırız dedik. Çünkü aksi takdirde ciddi sıkıntı olacaktı. Bu da uzun zamandır ilk kez yapılan bir şey oldu. Bir diğer mesele de ilaç firmaları eczanelerin kâr payını ödemiyordu. Eczane de bunu hastadan talep ediyordu. Şimdi eczacıları ilaç firmalarının vermediği kâr payını bakanlık olarak biz veriyoruz. Baremlerine zam yaptık. Artık katkı payı istenmeyecek. Ya da çok cüzi olacak.”

GEREKİRSE SUÇ DUYURUSUNU BİZ YAPARIZ

Bakan Koca’ya son olarak bir imamın minberden hekimlere yönelik şiddeti körükleyeci bir konuşma yapması rezaletini soruyorum.

“Olayı duyar duymaz hemen Diyanet İşleri Başkanı’nı aradım. Hac’da, Arafat’da idi. Buna rağmen aradım. Gün içinde iki kez aradım üstelik. Hemen bir müfettiş görevlendireceğini ve Konya’ya yollayacağını söyledi.

Ardından Konya Valisi’ne aradım. O da içeriden bir soruşturma açtırdığını söyledi. Bence soruşturma yürürken hemen açığa alınması gerekir.”

Bakan Koca’ya “Bu çok açık bir şekilde toplumda kin ve düşmanlığı tahrik suçu. Toplumun bir kesimini hedef gösterme suçu. Müfettişe değil, savcılığa şikayet etmek gerekmez mi? Bakanlığınızın müdahil olması gerekmez mi?” diye sordum.

“Fatih Bey, Konya’da şehit edilen doktor kardeşimiz bir kahraman. 8 çocuklu, fakir bir ailenin evladı. Bin bir zorlukla yetiştirilmiş bir hekim. Ailesini ziyaret ettim. Hekime yönelik şiddetin acısını en derin şekilde yaşıyoruz, görüyoruz. Bu konularda en ufak bir şüpheniz olmasın. Dediğim gibi ben soruşturmanın açığa alınarak sürdürülmesinden yanayım. Savcılığa Bakanlık olarak suç duyurusunda bulunma konusunu gidişata göre değerlendireceğim. Yani gereğinin yapıldığı konusunda şüphe duyarsak biz devreye gireriz.”

Editör: TE Bilisim