Sayıştay'ın tespit ettiği sınavsız atamalarla ilgili sorunlar nasıl çözülecek?

Son dönemlerde Sayıştay kararları ile kamu kurum ve kuruluşlarının iş ve işlemlerine önemli oranda yön verilmeye çalışılmaktadır. Bazı kararlar açıkça mevzuat hükümlerine aykırı olsa da tazmin hükmü verildiğinde kamu görevlilerinin yapacağı fazla bir şey kalmamaktadır. Bu yazımızda Sayıştay kararları çerçevesinde hem kamu kurumlarını hem de kamu görevlilerini rahatlatmak için neler yapılması gerektiğini açıklamaya çalışacağız.

Görevde yükselme kapsamındaki kadrolarla ilgili yapılması gerekenler

Son dönemde Sayıştay, hülle atama olarak adlandırılan görevde yükselme kapsamındaki kadrolara sınavsız atamaları mercek altına aldı ve tazmin hükmü çıkarmaya başladı. Bu atamalardaki süreç şu şekilde işlemektedir. Önce görevde yükselme sınavı kapsamı dışındaki kadrolara atama yapılmakta kısa süre sonra da görevde yükselme kapsamındaki kadrolara sınavsız bir şekilde atama yapılarak süreç tamamlanmaktadır.

Mevzuata bakıldığında sınavsız atanılan üst düzey kadrolardan tekrar sınavsız olarak görevde yükselme kapsamındaki kadrolara atama yapılmasında mülga Devlet Personel Başkanlığı görüşlerine göre mevzuata aykırılık yoktur. Ancak Sayıştay, sınavsız atamaların başka bir müdürlüğe atamanın basamağı olamayacağını belirtiyor ve tazmin kararı veriyor.

Sayıştay 5. Dairesi'nin 2013 tarihli ve 146 Karar Nolu Kararı'nda da aynı mahiyette ifadelere yer verilmiştir. Bu kararda; Personel ataması...Belediyesi'nde Şef kadrosunda bulunan .'ın, 02.08.2011 tarihindeki istisnai memuriyet kadrosu içerisinde yer alan Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanmasını takiben, 15.08.2011 tarihinde de 04.07.2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik"- te öngörülen eğitim ve sınav şartını yerine getirmeden, Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna görevde yükselme suretiyle asaleten atandığı ve bu usulsüz atama sebebiyle kendisine yapılan, atandığı kadro ile eski kadrosu arasındaki (Mali Hizmetler Müdürlüğü-Özel Kalem Müdürlüğü) fark maaş ödemeleri (Özel Hizmet Tazminatı, Ek Ödeme ve Yan Ödeme fark ödemeleri) dolayısıyla kamu zararı oluştuğuna karar vermiş, Özel Kalem Müdürlüğü'ne atanmış olmanın herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gibi başka bir müdürlüğe atanmanın bir basamağı da olmadığı belirtilmiştir.

Yine Sayıştay 4. Dairesi Tutanak Tarihi 30.3.2021 olan Karar No 258, İlam No 69 nolu Kararında daha açık hükümlere yer vermiştir. Bu Kararda; Bilgisayar işletmeni olarak görev yapmakta iken Sanat Tasarım Fakültesine fakülte sekreteri olarak atanan daha sonra da Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığında şube müdürlüğü kadrosuna atanan kişiye yapılan ödemeleri kamu zararı olarak hükme bağlamıştır.

Yine bu Kararda; Görevde yükselme, memurun en alt düzey görev grubundan Yönetmelik kapsamındaki yönetim hiyerarşisinde en üst düzeye kadar liyakat ve kariyer olarak çıkabilme imkanı sağlayan bir mekanizmadır. Bunun dışında bu kulvarda yer almayan birisinin farklı bir şekilde bu Yönetmeliğe tabi görevlere sınavsız atanması mümkün değildir.

Şube müdürü kadrosu görevde yükselmeye tabi kadrolar içerisinde sayılmaktadır ve yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, bu kadroya atanacak kişilerin şube müdürlüğü için Yönetmelikte belirlenen hem genel hem de özel şartları birlikte taşıması gerekmektedir. Bir kişinin sınav şartı aranmadan atanabilmesi, diğer şartlara tabi olmaksızın atanabileceği anlamına gelmemektedir. Kararda yer alan bu gerekçelerle yapılan ödemelerin rektör tarafından tazmin edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu konudaki kararların istikrar kazandığını ifade edebiliriz.

Kapı açık olursa girmeye çalışan çok olur

Mevzuatta sınavsız atamalar için açık kapı olduğu müddetçe bu kapı sürekli olarak zorlanacaktır. Bu nedenle kimseyi ayıplamak doğru değildir. Önemli olan kapıları sonuna kadar kilitlemek ve şeffaflığı ön plana çıkarmaktır.

Bir tarafta müdürlük sınavını kazanmak için gece gündüz demeden emek harcayan ve sınav üstüne sınava girenler diğer tarafta ise tanıdık bildik marifetiyle emek harcamadan ve zahmete katlanmadan sınavsız müdür olanlar. Artık vicdanların kaldıramayacağı bir hale dönüşen sınavsız yükselmelerin sona erme zamanı gelmelidir.

Bu tür yanlışları ortadan kaldırmanın yolunun kamu kurumlarındaki şeffaf uygulamaları arttırmaktan ve mevzuat boşluğunu doldurmaktan geçtiğini ifade etmek isteriz. Yapacağı bir yanlışın yarın gazetelere manşet olacağını bilen bir idareci, yanlışa tevessül etmez diye düşünüyoruz. Elbette yüzünün astarı düşmüşler çıkacaktır ama bunların azınlıkta olduğunu düşünüyoruz.

Kapı açık olmadığı halde girişlere de çözüm getirilmeli

Bir de kapı açık olmadığı halde mevzuata aykırı uygulamaların da sonlandırılması gerekiyor. Sayıştay kararlarında sıklıkla dolu müdürlük kadrolarına görevlendirmeler yapıldığını görüyoruz. Raporlarda bazı müdürlüklerin yarıdan fazlasının bu şekilde yürütüldüğü belirtiliyor. Yani asil müdüre hukuksuz talepler yaptırılamadığı için bunlar bir kenara çekilerek yerine başkaları görevlendiriliyor. Sayıştay, kamu zararı oluşmadığı için de bu tür uygulamalara eleştiriden öte bir şey yapamıyor.

Yine raporlarda mevzuata aykırı olduğu bilinmesine rağmen sözleşmeli personellerin ve işçilerin müdürlüklere vekaleten atandıklarını da görüyoruz. Bu kadar da olmaz denilmesine rağmen bu tür uygulamaların raporlarda sıklıkla yapıldığını görüyoruz.

Bu konularda çözüm için neler yapılmalıdır?

Sayıştay kararları incelendiğinde yukarıda belirtilen konularda çok sayıda karar verildiği ve yapılan ödemelerin ilgililerden tazmin edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak Sayıştay hangi kararı verirse versin kamu kurumları bu konularda bildiğini okumaktadır.

Personel birimlerinde görev yapanların Sayıştay kararlarından haberdar olmaması mümkün değildir. Ancak bu birimlerde görev yapan yöneticiler ya yol aç, ya yol bul, ya da yoldan çekil kuralı kapsamında görev yaptıkları için çaresizce emirleri yerine getirmektedirler. Maaşından başka geçim kaynağı olmayan insanların dediğim dedik mantığıyla hareket eden amirlerin talimatlarına direnmelerinin ne kadar zor ve maliyetli olduğunu anlatmaya herhalde gerek yoktur.

Bu nedenle Sayıştay'ın istikrar kazanan bu kararları paralelinde bir genelge çıkarılarak hem kurumların hem de kamu görevlilerinin çaresizliğinin sona erdirilmesi gerekmektedir. Etkin ve yetkin konumda olan atamaya yetkili amirlerin bir yerlere atamak için tanıdığı kişi sayısı bitmek tükenmek bilmez. Bir de mevzuatta engel yokmuş malumatfuruşluğu da ilave edilince surda gedik açmak isteyenleri tutmak mümkün değildir. Bu nedenle kamu görevlilerinin Sayıştay ile amirleri arasında ezilmelerine son verilme zamanı geldi diye düşünüyoruz.

İyi de bu işi kim üstlenecek diye soran olursa, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün bu konuda gerekli hazırlığı yaparak Cumhurbaşkanı onayı ile bir genelge çıkarmasının yerinde olacağını düşünüyoruz. Bu genelge ile mahalli idareler dahil tüm kamu kurumları kapsama alınabileceği için çözüm daha etkili ve kalıcı olacaktır. Aksi takdirde birçok kamu görevlisinin canı yanmaya devam edecektir.

Editör: TE Bilisim