6 Şubat depreminde yıkılan İskenderun Devlet Hastanesi soruşturmasında aylar geçmesine rağmen henüz tek bir kamu görevlisinin ifadesi alınmadı. Konuya dair konuşan avukat Arpacı, "Bu hastanenin yöneticileri başta olmak üzere buranın depreme dayanıklı olmadığı halde hasta kabul etmeye ve sağlık hizmeti vermeye dönük kimin dahli varsa, başhekiminden valisine kadar hepsi hesap vermeli" dedi.

 

6 Şubat'ta meydana gelen depremde yıkılan ve en az 70 kişinin hayatını kaybettiği İskenderun Devlet Hastanesi A bloku ile ilgili İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan Bilirkişi Keşif ve Ön İnceleme Raporu’na Kısa Dalga ulaşmıştı.

İskenderun Devlet Hastanesi'nin ön inceleme raporu: Kolon ve kirişlerde dere ve çay malzemesi kullanılmış

Buna göre raporda kolon ve kirişlerde dere ve çay malzemesi kullanıldığı tespit edilirken açılan çukurlarda yerin 2'nci metresinde ise yer altı suyu tespit edildiği belirtilmişti. Öte yandan raporda binada kirişlerin güçlü kolonların ise zayıf olduğu ifade edilmişti.

Aradan geçen 7 aya rağmen ise soruşturmada bir arpa boyu yol katedilmedi. Soruşturma kapsamında sadece müteahhit Adil Özçırpıcı ile fenni mesul Selahattin Tapanyiğit’in şüpheli olarak ifadesinin alınması istendi. Soruşturmada herhangi bir kamu görevlisinin dahi ifadesi henüz alınmadı.

Yıkılan A blokta 76 yaşındaki babası Raif Şanlı’yı ve refakat eden 46 yaşındaki abisi Özcan Şanlı’yı kaybeden Yusuf Şanlı’nın avukatı Halkevleri Hukuk Dairesinden Şahap Arpacı, soruşturma süreci hakkında Kısa Dalga’ya bilgi verdi.

‘Halk adına hesap sorabileceğimiz bir mekanizma yok’

“Sistemin genel yaklaşımı ‘Bize malzemeden çalmış bir müteahhit bulun. Biz bunu tutuklayalım, cezaevine gönderelim. Böylece idarenin sorumluluğu ortadan kalksın’ yönünde diyen Arpacı, "Devletin afet sonrası yeniden inşa sürecinde zaten üzerine düşeni yapmadığı hakkında çok ciddi eleştiriler var ama daha önemlisi kamu adına, toplum adına, halk adına hesap sorabileceğimiz bir mekanizma yok. Siyasi davalarda olan cezasızlık siyaseti afete de yansıyor" dedi ve şunları söyledi:

‘Dosyada artık toplanacak bir delil kalmadı’

“Dosyada onlarca suç duyurusu dilekçesi var. Hastanede hayatını kaybedenlerin yakınları hala şikayet dilekçelerini sunuyorlar. Dosyada artık toplanacak bir delil de kalmadı. Karot örnekleri alındı. Hastane öncesi ve sonrasına ilişkin fotoğraflar dosyada. 2012 yılından bu yana bu hastanenin depreme dayanıklı olmadığına dair raporlar da var. Tüm bunlara rağmen bu binanın yıkılıp yeniden yapılması konusunda ya da sağlamlaştırılmasında sorumluluğu olan kamu görevlileri neden ifadeye çağrılmıyor? Örneğin eski İskenderun kaymakamları, eski İskenderun Belediyesi başkanları ya da eski Hatay valileri, Sağlık İl müdürleri, Çevre ve Şehircilik İl müdürleri... Bütün bunları bildikleri halde düzeltmeye dair hiçbir idari işlem yapmamışlarsa bunun bir karşılığı yok mu? Olmalı ama yok.”

‘Tek bir kamu görevlisinin dahi bugüne kadar ifadesi alınmadı’

Soruşturma kapsamında İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Suçları Soruşturma Bürosu’nun sadece müteahhit Adil Özçırpıcı ile fenni mesul Selahattin Tapanyiğit’in şüpheli olarak ifadesinin alınmasını kararlaştırdığını ifade eden Arpacı, “Özçırpıcı 3 yıl önce hayatını kaybetmiş, Tapanyiğit’in ise yıkılan bina ile bir alakası bulunmuyor. Ancak tek bir kamu görevlisinin dahi bugüne kadar ifadesi alınmadı” dedi.

Bir Serum Vakası Daha.. Hasta Hayatını Kaybetti Bir Serum Vakası Daha.. Hasta Hayatını Kaybetti

Arpacı konuşmasının devamında şunları söyledi:

‘Başhekiminden valisine kadar sorumlu herkes hesap vermeli’

“Bu hastanenin yöneticileri başta olmak üzere buranın depreme dayanıklı olmadığı halde hasta kabul etmeye ve sağlık hizmeti vermeye dönük kimin dahli varsa hesap vermesi lazım. Soruşturma kapsamında bugüne kadar hastanenin başhekimi, müdürü, Sağlık İlçe Müdürü, Hatay Sağlık İl Müdürü, İskenderun Kaymakamı ve Hatay Valisi hesap vermeliydi. Bu hastaneyi 11 yıl açık tutanların hep ceza hukuku açısından sorumluluğu var hem de kamu görevlerini yerine getiren insanlar olduklarından dolayı görevi ihmal suçundan haklarında bir soruşturma açılması ve iddianame düzenlemesi gerekirdi.

‘Cezasızlık cesaret veriyor’

“Cezasızlık siyaseti kamunun doğrudan sorumlu olduğu bir eylemde hiçbir kamu görevlisini yargılatmamak üzere bir politika oluşturulmuş. Asıl tehlike bu. Bu cezasızlık cesaret verecek. 1967 yılında Adapazarı’nda meydana gelen büyük deprem sonrasında aynı Adapazarı Belediyesi bataklık alana imar ruhsatı vermeye devam etti ve buralar 1999 yılında yeniden yıkıldı. Cezalandıramadığımız bu kamu görevlileri 6 Şubat’a kadar buralara ruhsat vermeye devam etti.” 

Esra TOKAT

Editör: TE Bilisim