Bugünkü yazımızda Cumhurbaşkanı kararnamesi ile atanılan görevlere yapılan atamalar ve görevden almalarda yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini açıklamaya çalışacağız.

Üst kademe kamu yöneticilerinin atamasındaki ayrıntılar

3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde üst kademe kamu yöneticilerin atamalarına ilişkin usûl ve esaslar ile kamu kurum ve kuruluşlarında atama usûl ve esasları belirlenmiştir.

Yine bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı kararıyla, (II) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı onayı ile atama yapılacağı belirtilmiştir.

Ancak Kararnameye göre atama onayı ile atama kararı arasında nasıl bir fark olduğu veya usulünün nasıl olacağı belirtilmemiştir. Uygulamada onay alınması halinde onaya sunulan atama kararnamesinde teklif ve onay makamının olması gerekmektedir. Bu zamana kadar çıkarılan atama kararnamelerinde bu ayrımı göremedik. Dolayısıyla atama onayı ile atama kararının Resmi Gazete’de yayımlanan metninde bir ayrıma gidilmemiştir.

Uygulamada atama yapılması istenen üst kademe kamu yöneticilerinin ilgili bakanlıklarca teklif yazıları Cumhurbaşkanlığına iletilmektedir. Ancak bu durum bir teklif olarak görülmemelidir. Çünkü bu durumun teklif olabilmesi için teklif olmadığında atamanın yapılamaması gerekmektedir ki böyle bir şey hukuken söylenemez. İlgili bakanlıklardan atamalarla ilgili teklif yazısı gitmesinin sebebi ise şartları taşımayanların atanmasını önlemektir. Yani üst kademe kamu yöneticilerinin atamalarında tek yetkili Cumhurbaşkanıdır.

Teşkilat kanunlarındaki atama yetkileri kaldırılmıştır

3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yer alan cetvellerde sayılmayan kadro, pozisyon ve görevlere, ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan veya atamaya yetkili amirler tarafından atama yapılmaktadır.

Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan bu yetkisini alt kademedeki yöneticilere devredebilmektedir. Daha önce görevden alınan üst kademe kamu yöneticilerinin ataması da Cumhurbaşkanı tarafından yapılmaktaydı. Ancak başka bir göreve atanmak üzere atanacaklar için uygulamada ciddi problemler çıkınca bu yetki ilgili bakanlara bırakılmıştır.

Görüleceği üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki atama yetkilerini düzenleyen maddeler genel olarak yürürlükten kaldırılmıştır.

Üst kademe kamu yöneticisinin tanımı yapılmamıştır

1982 Anayasasının 104 üncü maddesinde; Cumhurbaşkanının üst kademe kamu yöneticilerini atayacağı, görevlerine son vereceği ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtilmiştir.

Yani üst kademe yöneticilerinin kimler olacağı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine bırakılmıştır. 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde ise üst kademe kamu yöneticilerinin tanımı yapılmamış sadece eki cetvellerde tek tek sayılarak tespit yöntemi uygulanmıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle cetvellerde yer alan unvanlar hem arttırılabilir hem de azaltılabilir.

Bize göre üst kademe kamu yöneticisinin kapsamlı bir tanımı yapılarak çözüm üretilmesi daha isabetlidir. Ancak yapılacak tanımın da kısıtlayıcı unsurlar içereceği unutulmamalıdır.

Atama ve görevden almalarda niçin sorun yaşanıyor?

3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlerin boşalması hâlinde rektörler bakımından Yükseköğretim Kurulu Başkanı, diğerleri bakımından ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan tarafından görevlendirme yapılabileceği ve bu görevlendirmelerin aynı gün Cumhurbaşkanlığına bildirileceği belirtilmiştir.

Görüleceği üzere (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlerin boşalması hâlinden bahsedilmektedir. Yani bu cetvelde yer alan bir genel müdürlük boşalmadan yerine vekaleten görevlendirme yapılamayacağı açıkça görülmektedir. (II) sayılı cetvelde yer alan kadro veya pozisyonların boşalmasından ise hiç bahsedilmemiş olup, bunların boşalması halinde ise ilgili bakanlar veya atamaya yetkili amirler tarafından vekaleten atama yapılamayacaktır.

Hal böyleyken birçok genel müdürün veya daha üst görevlerde bulunun üst düzey kamu yöneticilerinin görevden alınmak istendiğinde bakanlık özel kalem müdürlüklerine görevlendirildikleri ve yerlerine de vekaleten atama yapıldığı görülmektedir. Kaldı ki II sayılı cetvelde yer alanların yerine ilgili bakanların veya atamaya yetkili amirlerin vekaleten atama yetkisi de bulunmamaktadır.

Normal şartlarda görevden alınmak istenen bir kişinin yerine vekaleten atama yapma yetkisi kadro veya pozisyon boşalmadığı sürece Cumhurbaşkanındadır. Ancak uygulamada bu hususa çok fazla dikkat edilmediği görülmektedir.

Hukuken yetkisiz makamlarca yapılan atama ve görevlendirmeler neticesinde kullanılan yetkiler açısından sorun bulunmaktadır. İdare hukuku açısından idari işlemlerin en önemli unsurlarından birisi de yetkidir. Bu kurala uyulmadan yapılan işlemler yetki yönünden iptalle karşı karşıya gelecektir.

Yanlış uygulama hangi sorunları beraberinde getirmektedir?

Yukarıda belirtmiş olduğumuz yanlış uygulama birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bakan tarafından görevden alınmak istenen bir genel müdür veya üst düzey kamu yöneticisi Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olmadan görevden alınmak üzere özel kalem müdürlüğünde veya başka bir yerde görevlendirildikten sonra ister istemez kendisine haksızlık yapıldığı düşüncesiyle birçok kulis faaliyetinde bulunmakta ve görevden alma kararnameleri bazı hallerde çıkmamaktadır.

Nitekim görevden alınmak üzere bakanlık özel kalem müdürlüklerinde görevlendirilen birçok kişi tekrar eski görevlerine dönmüşlerdir. Bu durum ise bakanlarla ilgili bürokratları daha fazla karşı karşıya getirmektedir. Kendisini görevden aldıramayan bir bakana karşı bürokratın tavrı da değişecektir. Hem bakanları hem de ilgili bürokratları atayan irade aynı olduğu için ilgili bakanların bu hususa dikkat etmesi gerekmektedir.

Müşterek kararname dönemindeki eski alışkanlıklara göre davranılarak sanki teklif makamı gibi hareket edilmesi yetki aşımı olacaktır. Elbette bakanların çalışma ekibi kurması kadar makul olan bir durum olamaz. Ancak yeni dönemde bu yetki tamamen Cumhurbaşkanındadır ve atamalarda teklif makamları yoktur. Sözlü teklifler ne kadar geçerli ise bakanların yetkisi de o kadar geçerlidir. Bu nedenle ben istediğim çalışma ekibini tek başıma kurarım düşüncesi sağlıklı değildir. Kaldı ki bazı hallerde ilgili bakanların haberleri dahi olmadan üst kademe kamu yöneticisi de atanabilmektedir.

Nihayetinde atama ve görevden alma yetkisi Cumhurbaşkanında olan bir hususta bakanların irade kullanmaları doğru değildir. Bunun için kararnameli görevlerde görevden almalar Resmi Gazetede yayınlanmadıkça ilgililerin farklı şekillerde görevden uzaklaştırılmaları ve yerlerine de görevlendirme veya atama yapılması açıkça yetki aşımıdır. Ancak bu konuda Cumhurbaşkanlığı makamı ilgili bakanlara yazılı yetki devri yaparsa buna herhangi bir şey denilemez. Aksi takdirde fiili bir durum olur ki hukuk devletinde bu durumun yeri yoktur.

Ahmet Ünlü-Yeni Şafak

Editör: TE Bilisim