personel sağlık

İzinliyken dahi işe çağrıldıklarını, mesleki tanımları dışında iş yaptırıldığını söyleyen özel hastanede çalışan hemşireler bu koşullardan kurtulmak istiyor.

Hilal TOK
İstanbul

Hastalara ‘müşteri’ gözüyle bakılan özel hastanelerde çalışan hemşireler düşük ücretlere ve yoğun çalışma temposuna mahkum edildiklerini söylüyor. 100 milyon dolarlık yatırımla İstanbul’da kurulan bir özel hastanede çalışan hemşireler çıplak ücretlerinin neredeyse asgari ücrete denk geldiğini aktarıyor. İzinliyken dahi işe çağrıldıklarını, mesleki tanımları dışında iş yaptırıldığını söyleyen hemşireler bu koşullardan kurtulmak için sendikalaşma mücadelesi veriyor.

İki yıldır hastanede çalışan Mehtap, “Dışarıdan gören 30 bin maaş aldığımızı düşünüyor ama inandıramıyoruz. Asgari ücret alıyoruz biz? Bizim üzerimizden buranın patronu, yeni bir yer açıyormuş şimdi. Yoruldum artık. Aylığımı aldığım gibi kredilere, borçlara gidiyor, anında bitiyor zaten. Özel hastanede çalışan herkes çok kötü durumda. Aşırı adaletsizlik var. Biz buraya girerken ‘Her yıl zam olacak’ dediler. Olmadı. ‘Kasımda zam yapacağız’ dediler, hep ertelediler. Çıplak ücretim 11 bin 600 TL, onun dışında yol parası veriyor, ek ödenti veriyor. Bunlar dahil 14 bin lira alıyorum anca” diyor.

"HEMŞİRELİĞİ BIRAKIYORLAR"

Şenay da katılıyor Mehtap’ın sözlerine: “Aldığımız ücret ortada, halimiz perişan. Canımızın çektiği bir şeyi alamıyoruz, bir önceki molada çay içtiysem, bir sonrakinde çay içemiyorum. Suyumu içeriden doldurup getirdim bakın. Daha ne olabilir? Geçen bir kafeye gittik beraber, menüyü gördüğüm gibi ‘Kalk abla çıkalım burası bize olmaz’ dedim. Hayat mücadelesi veriyoruz. Gece gündüz çalışmak zorunda kalıyoruz, haftada 50 saat çalışıyoruz. Fazla mesai yapıyoruz, ama orada da kazandığımız vergiye gidiyor. Bayram izninde iki katı ücret almamız lazım ama iki katını değil 1.5 katını alıyoruz. Ben de sektör değiştireceğim, havacılık okumaya başladım.”

Hemşirelik okumasına rağmen asgari ücrete mahkum edilmesine tepkili olan Mehtap da “Baktım sağlıkta iş yok ben de güzellik uzmanı olmaya karar verdim” diyor. Öğreniyoruz ki hastanede pek çok genç hemşire, çalışırken başka işlerde de uzmanlık almak ve hemşireliği bırakıp başka işlerde çalışmak için kolları sıvamış. Ayrıca ek iş yapan, ya da sağlık çalışanı olmayı bırakıp fabrikalarda işe başlayan da azımsanmayacak derecede: “Genç ve bekar arkadaşlarımız daha çok sektör değiştirmeye çalışıyor, uzun süredir çalışanlar da ek iş yapıyor. Nöbetlere gidenler var, taksicilik yapan var, evde serum takan var, saç ekimi yapan, araba al sat yapan var. Geçinemiyor çünkü, nasıl geçinecekler ki?”

Otomotiv sektörü tehlikeli viraja girdi! Otomotiv sektörü tehlikeli viraja girdi!

"GELECEĞİMİZDEN DE ÇALIYORLAR"

Aldıkları ücret yetmediği için borç üstüne borç yapan hemşireler sırayla söylüyor birikenleri: “Benim 100 bin lira borcum var”, “Benim 30 bin”… Ücretlerinin asgari ücret dışında kalan kısmını ‘ek ödenek’ şeklinde aldıklarını söyleyen hemşireler patron için bunun kâr anlamına gelirken, kendi geleceklerinden çalındığını söylüyor: “Patron böylelikle vergiden falan kurtuluyor, ek ödenek patronun işine geliyor. Bizim de emekliliğimize yansımıyor, geleceğimizden çalıyorlar. Yan hak dediğimize de bakmayın, 6 aylık yakacak 1000 lira, ki onu da ‘Size zam yapacağız’ diye gösterip verdiler, halbuki o zam değil, zaten yakacak hakkımız.”

HASTANEYE ÇOCUĞUYLA GELİYOR

Sevim, yanımıza çocuğu ile geliyor. O gün çocuğunu bırakacak yer bulamadığı için hastaneye onu da getirmek zorunda kalmış. Hastanede çocuğunu bırakabileceği güvenli bir alan, kreş, bakım yeri ise yok. “Burada kreş yok. İzinliydim, evimden çağrıldım geldim, eleman yok diye. Dışarıda kreş ücreti 9 bin lira. Ben kendimi hemşire gibi hissetmiyorum açıkçası. Keşke girip bir markette, bir fabrikada çalışsaydım. Ki bizde işi bırakıp fabrikada işçi olan çok var. Biz burada ameleden beter durumdayız. Bugün buraya izinli olmama rağmen çocuğumla geldim, bir teşekkür eden bile olmadı düşünün. Bana bankadan kredi bile vermiyorlar. Servis kaldırıldı, yol parası verdiler ama o da yol parasına yetmiyor bile. Burası çok kâr yapıyor, çalışandan kısıyorlar, yeni bir yer daha açıyorlarmış diye duyduk.”

"YEMEK YEMEK İÇİN ÜÇ KERE DÜŞÜNÜYORUZ"

Özel hastanenin kendi şirketi yemekleri yapıyor. Hemşirelerin söylemine göre yemekler kötü, yetersiz ve sağlıksız: “Burada yemeğin yanına bir salata bile alamıyoruz, çünkü salata ücretli. Yoğurt ve ayran sadece radyoloji bölümündekilere veriliyor. Yemekleri affedersiniz köpeğe verilir tarzda yapıyorlar. Çok kötü, yemeğe bile inmiyoruz, cebimizden vererek yemek yiyoruz. Paramız yetmediğinde yemekhaneden yemek zorunda kalıyoruz ama o gün mutlaka bağırsak ve mide sorunu yaşıyoruz. 80 liralık yemeği bile yemek için üç kere düşünüyoruz. Tepkimizi dile getirdik ama bize ‘Abartmayın’ dediler. Bunlar abartıymış…”

SENDİKALAŞMA MÜCADELESİ VERİYORLAR

Bu koşullardan kurtulmak için sendikalaşma mücadelesi veren hemşireler, yetki alabilmek için gizli bir örgütlenme çalışması yürütüyorlar. “Yapabilecek miyiz, başarabilecek miyiz”, “Ben başarabileceğimizi sanmıyorum” gibi sözlerle zaman zaman umutsuzluğa kapılsalar da son kertede, “Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok” diyerek mücadeleden başka çarelerinin olmadıklarını vurguluyorlar: “Ümit işte, kurtuluş olarak görüyoruz bu mücadeleyi. Ama sağlık sektörü sadece devletten ibaret değil, özel hastanedekilerin yaşadığı sorunlara da bakılmalı, sendikalaşmalı özel hastane çalışanları da. Çünkü binlerceyiz ve bu koşullarda yaşıyoruz. Ki bu özel hastanelerin kimi bakanların. Artık insan gibi yaşamak istiyoruz ve sendikanın bunun bir aracı olacağını düşünüyoruz. Sendikayı kazandığımızda da, her türlü arkamızda olmasını bekleriz. Sendika, örgütlenip çekilmesin. Yanımızda olsun. Bunun için de uğraşacağız. Uğraşmalıyız. Çok ümitliyiz. Karşımızdaki bizi ciddiye alsın, dinlesin istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz, bunun için tüm özel sağlık çalışanları örgütlenmeli. Kaybedecek neyimiz var ya, zaten en beterini yaşıyoruz!”

Editör: TE Bilisim