Anımsayacaksınız, geçtiğimiz hafta mesai içi ve dışında kamu hizmet araçlarının bazı idareci, amir ve yöneticiler tarafından özel ihtiyaçları için nasıl kullanıldığını paylaştık sizinle...

Kimi çocuğunu okula götürüp getiriyor, kimi çarşıya pazara alışverişe gidiyor, kimi de ailesini ve arkadaşlarını “Bursa kazan ben kepçe” deyip gezdiriyor, dolaştırıyor...

“Devletin malı deniz yemeyen keriz!” mi ha!

Yazıklar olsun!

Bunu yapanlara, böyle düşünenlere, göz yumanlara, kulağının üstüne yatanlara, üç maymunu oynayanlara...

Liyakat miyakat hak getire...

Ne ara geldik biz bu hale!

Soruma yine kendim cevap vereyim bari...

Sözleşmeli yöneticilik dönemi başlayıp da sendikaların ve bazı siyasilerin torpiliyle, referansıyla hiç hak etmedikleri makamlara atamalar yapıldığı günden bu yana geldik biz bu hale...

Amacımız; devletin zarara uğratılmamasını sağlamak, israfın önüne geçmek, keyfi uygulamalara son vermek, fakir fukara garip gurabanın hakkını kimseye yedirmemek...

Yanlış mı yapıyoruz acaba?

Su akar yolunu bulur mu yoksa?

***

Sadece sağlık alanında değil elbet, birçok kamu kurumlarında da bu “saltanat!” bu israf hüküm sürmekte...

“Saltanatın” yanına bir de mobing eklenince...

Her yer karanlık... İçinden çıkılmaz bir hal alıyor yaşamak...

Örneğin, Kestel Devlet Hastanesi’nde çalıştığı dönemde bir personelin kurumun aracını özel işleri için kullandığı yapılan inceleme sonucunda tespit edilmiş...

Özel işinin ne olduğunu çok iyi biliyorum ama “özel!” olduğu için o konuya girmemeye özen gösteriyorum...

Soruşturma açılmış kamunun aracını “özel” işlerinde kullandığı tespit edilmiş (Şahsın kendi de bunu inkar etmiyor) ceza verilmiş, şu an üst kurulda beklemede...

Üst kurulun kararı bekleniyormuş...

“Hayır!” derse konu kapanacak...

Peh peh peh...

Konu yargıya taşınır mı bilemeyiz...

Peki ya tespit edilmeyenler!

Ya da bilip de görüp de susanlar, susturanlar, işlem yapılmayanlar...

Hazır müfettişler buradayken bir el atsalar ya bu konuya da...

Taşıma hizmetlerine de mesela...

***

İlimizde hizmet veren ilçe merkez kamu hastanelerinde mobing had safhada...

Bendeniz ve sağlık çalışanları yazmaktan bıkmış usanmış durumda...  

Allah aşkına!

Özellikle Kestel Devlet ile Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanlarını sözleşmeli idarecilerin zulmünden kurtaracak bir babayiğit yok mu acaba?

Başhekimlerinden bahsetmiyorum...

Bazı sendika ve siyasilerin torpiliyle hastanelerin makam koltuklarına oturtulan bazı müdür ve yardımcılarının keyfi uygulamalarından söz ediyorum...

Sağlık personelinin bir isteği var!

Diyorlar ki, “Müfettiş bey Ankara’ya giderken bize de bir uğrasın!”...

Elçiye zeval olmaz!

Bakın nasıl yorumlar yapıyorlar...  

Sadece birkaç örnek size:

***

“Lale Hanım Kestel Devlet Hastanesinde sendikanın referansı ile gelmiş uzun boylu müdür yardımcısı var. Herkese baskı uyguluyor. Kendilerine yakın kişileri ‘sendikamıza geçin sizleri sorumlu yapacağız’ diyor. Ya da geçmeyenleri sorumluluktan alıyor.”

“Yorulduk, bu yöneticiler yordu bizleri... Kestel Devlet Hastanesi acilinde çalışıyoruz. Gün aşırı nöbetlerden yorulduk. Bir de yöneticiler yetmez gibi sorumlular baskı uyguluyor. Torpili olanlar orda burada çay içip dolaşıyor. Poliklinik, idari kat gibi yerlerde çalıştırılıyorlar. Bu tür görevlerin rotasyonlu olması lazım. Çay keyfi yapan torpillilerinde acilde ne zorluklarla çalışıldığını görmesi gerekir.”

“Yine yine yeniden Kestel Devlet Hastanesi... Orayı incelemeniz yeter araçlar neler için kullanılıyor hatta bir kişi bu aralar kendi aracına yakıt çekiyormuş arabalardan... “

“Müfettişlere söyleyin... Her hastaneden rast gele birisini tutup getirsinler baksınlar bakalım neler olmuş neler bitmiş... Kağıt üzerinde olanları kılıfına uydurmuşlardır...”

“Lale Hanım...Yüksek ihtisas Hastanesinde olaylar bitmek bilmiyor. Hangi birini yazalım gerçi yazsak da bir şey olmuyor... Keşke bir müfettişte buraya gelse soruştursa...”

“Müfettişler, Ankara'ya dönüşte Yenişehir Devlet Hastanesine de uğrasınlar... Bekliyoruz...”

Ve daha neler neler...

Buyurun...

Lale Akasoy*Nöbetçi Gazete

Editör: TE Bilisim