Varis, özellikle orta yaş ve üzeri kadınların sıklıkla karşılaştığı bir dolaşım sorunudur. Bacaklarda oluşan morumsu veya mavimsi renkteki şişlikler ve damarların belirginleşmesi hem estetik görünümü bozar hem de ağrı ve yorgunluk hissiyle günlük aktiviteleri kısıtlayabilir. Modern tıbbın gelişmesiyle birlikte varis tedavisi için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemlerin amacı, varislerin neden olduğu şikayetleri hafifletmek, damarları düzeltmek ve estetik görünümü iyileştirmektir. Periferik arter hastalığı ve varis gibi toplumda sıkça rastlanan problemler için özelleştirilen tedavi seçenekleri sunan kalp ve damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Macit Bitargil, varis tedavisinde kullanılan yöntemlerden tedavi sürecine kadar bilgiler sunuyor.

Varis Nedir?

Varis, bacaklarda derin veya yüzeysel toplardamarlarda meydana gelen genişlemeler ve deformasyonlardır. Bu durum, genellikle bacaklarda ağrı, şişlik, yanma hissi, kramp ve yorgunluk hissi gibi belirtilerle kendini gösterir. Varisler, kan akışının düzensizleşmesi sonucu oluşur ve özellikle uzun süre ayakta kalmak, aşırı kilo, gebelik, hareketsiz yaşam tarzı ve genetik faktörler gibi nedenlerle oluşabilir. Tedavi edilmezse, varisler cilt ülserlerine ve diğer ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Varis tedavisi, ameliyatsız ve minimal invaziv yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Belirtileri hafifletmek, damarları düzeltmek ve estetik görünümü iyileştirmek için uygulanır.

Varis Belirtileri Nelerdir?

Varis, bacaklardaki toplardamarların genişlemesi ve deformasyonu sonucu oluşan bir rahatsızlıktır. Varis belirtileri, şu şekilde sıralanmaktadır:

·        Bacaklarda morumsu veya mavimsi renkteki şişlikler ve damarların belirginleşmesi

·        Bacaklarda ağrı, kaşıntı, yanma hissi, kramp ve yorgunluk hissi

·        Bacaklarda ciltte kuruluk, pullanma, değişiklikler, döküntüler ve yaralar

·        Bacaklarda ödem ve ağırlık hissi

·        Bacaklarda uyuşma veya karıncalanma hissi

Bu belirtiler, uzun süre ayakta kalmak, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, gebelik, hormon tedavisi, sigara içmek, aşırı alkol tüketimi ve genetik faktörler gibi nedenlerle oluşur. Varis belirtileri fark edildiğinde, bir doktora danışmak önemlidir.

Varis Teşhisi Nasıl Konulur?

Varis teşhisi, genellikle fizik muayene ve tıbbi öyküyle konulur. Doktor, bacaklardaki damarların genişlemesini, kıvrımlarını ve belirtilerini gözlemleyerek varis olup olmadığını belirler. Ayrıca doppler ultrasonografisi gibi görüntüleme testleri de kullanılabilir. Bu testler, kan akışının hızını ve yönünü ölçerek, varislerin neden olduğu kan akışındaki düzensizlikleri tespit etmeye yardımcı olur. Varis teşhisi konulduktan sonra, tedavi seçenekleri hakkında doktorla görüşmek önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, varislerin ciddi komplikasyonlara neden olmasını önleyebilir ve kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürmesine yardımcı olabilir.

Varis Tedavisi Yöntemleri Nelerdir?

Varis tedavisi, ameliyatsız ve minimal invaziv yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Yaygın kullanılan yöntemler şu şekildedir:

·        Skleroterapi: İnce bir iğne kullanılarak varisli damara özel bir ilaç enjekte edilir. Bu sayede damar çöker ve kanın alternatif yollarla dolaşması sağlanır.

·        Radyofrekans ablasyonu: İnce bir kateter, varisli damarın içine yerleştirilir ve radyo dalgaları kullanılarak damarın iç yüzeyi ısıtılır ve kapatılır.

·        Lazer tedavisi: Cildin üstünde varisli bölgeye lazer ışınları uygulanır. Bu ışınlar, varisli damarın duvarlarını kapatır ve kılcal damarların genişlemesini önler.

·        Kılcal varis tedavisi: Kılcal damarlar için genellikle skleroterapi kullanılır.

·        Flebektomi: Varisli damar, küçük kesilerle çıkarılır.

Tedavi seçenekleri, varisin derecesine, konumuna ve kişinin sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi öncesinde bir doktora danışmak önemlidir.

Kasko Sigortası Neleri Kapsıyor? Kasko Sigortası Neleri Kapsıyor?

Tedavi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Varis tedavisi sonrası, doktorun verdiği talimatlara uyulması önemlidir. Varis tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:

·        Aktif olmak: Ameliyatsız tedavi sonrası, hastaların mümkün olduğunca hızlı bir şekilde aktif olmaları, yürümeleri ve egzersiz yapmaları önerilir.

·        Basınçlı çorap veya bandaj kullanmak: Doktorlar, tedavi sonrası hastalara basınçlı çorap veya bandaj önerirler. Bu yöntem, şişliği azaltmaya ve kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur.

·        Yüksek topuklu ayakkabı giymemek: Yüksek topuklu ayakkabılar, bacaklarda şişkinliğe ve rahatsızlığa neden olabilir. Bu nedenle, tedavi sonrası dönemde düz ayakkabı giymek daha iyidir.

·        Aşırı sıcaklardan kaçınmak: Sıcak ortamlar, damarları genişleterek varisli damarlardaki kan akışını artırabilir. Bu nedenle, sıcak havalarda aşırı terlemeyi önlemek ve aşırı sıcak ortamlarda uzun süre kalmaktan kaçınmak önerilir.

·        Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri: Tedavi sonrasında, sağlıklı bir diyet ve aktif bir yaşam tarzı benimsemek, varislerin tekrarlamasını önlemeye yardımcı olabilir.

Tedavi sonrasında oluşabilecek herhangi bir şüpheli semptom veya rahatsızlık hissi için bir doktora başvurmak önemlidir.

Hamilelik Sonrası Varis Tedavisi

Hamilelik sırasında varisler genellikle artar ve tedavi edilmezse doğum sonrası devam edebilir. Ancak, hamilelik sonrası varis tedavisi için, doğum sonrasından en az 3-6 ay beklemek önerilir. Bu süre, vücudun doğum sonrası iyileşmesi için gereklidir.

Hamilelik sonrası varis tedavisinde, ameliyatsız ve minimal invaziv yöntemler tercih edilir. Skleroterapi ve radyofrekans ablasyonu, hamilelik sonrası varis tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.

Hamilelik sonrası varis tedavisi için, öncelikle bir doktora danışılmalıdır. Hamilelik sırasında veya doğum sırasında varislerin tedavisi uygun değildir ve hamilelik sonrasında başlayacak tedavi, doktorun önerisiyle ve uygun bir zamanlamayla yapılmalıdır.

Hangi Tedavinin Uygunluğuna Nasıl Karar Verilir?

Hangi varis tedavisi yönteminin uygun olduğuna karar vermek için, hastanın tıbbi öyküsü ve fiziksel muayenesi yapılır. Doktor, hastanın varislerinin türünü, boyutunu, yerini ve şiddetini değerlendirerek, en uygun tedavi yöntemini belirler.

Doktorlar, ameliyatsız ve minimal invaziv yöntemleri sıklıkla tercih ederler. Ameliyatsız tedavi yöntemleri, hastanın iyileşme sürecini hızlandırır ve daha az ağrıya neden olur. Minimal invaziv yöntemler de benzer şekilde etkilidir. Ancak ameliyatın risklerini ve yan etkilerini azaltır.

Hangi tedavinin uygun olduğuna karar vermeden önce, doktorlar hastaların tıbbi durumunu dikkate alarak, tedavi seçenekleri hakkında ayrıntılı bilgi verirler. Hasta, tedavi seçeneklerini değerlendirerek, doktorla birlikte en uygun tedavi yöntemini seçer.

Editör: TE Bilisim