Bazı hastanelerde ve aile hekimliklerinde kendini bilmez birtakım doktor ve hemşirelerin hasta ve yakınlarına yaşattıkları zulüm bitmiyor.

Hastanelerde doktorlara yapılan bazı saldırılar medyaya yansıyor.

“Elbette bu saldırılar asla kabul edilemez.

Yeni uygulama başladı: Bu kişiler ehliyet alamayacak! Yeni uygulama başladı: Bu kişiler ehliyet alamayacak!

Saldıranlara da en ağır cezalar verilmelidir.”

Peki, hastanelerde yaşananlara bir de hasta ve hasta yakını gözüyle hiç baktınız ve sorguladınız mı?

“Bakış açısı diye bir şey vardır.”

6 rakamını karşınızdaki kişi 9 olarak görür.

Bu bakış açısından kaynaklanır.

Peki saldırılar neden hep devlet hastanelerinde oluyor?

Türkiye’de yüzlerce özel hastane var.

Neden özel hastanelerin hiç birisinde

hasta ve yakınının bir saldırısını duymuyoruz?

Medyaya da yansıdığı gibi bazı devlet hastanelerinde birtakım sıkıntılar yaşanıyorsa “bu sıkıntıların bir kısmı bazı sağlık çalışanlarının görevlerini layıkıyla yerine getirmedikleri için” de yaşanmış olamaz mı?

Suçlu hep hastalar ve hasta yakınları mı?

Milletimiz kimi hastanelerde yaşadıkları yakışıksız muameleleri hak etmiyor.

“Tabii ki görevlerini layıkıyla yerine getiren birçok doktor ve hemşireler de var.

Bunları tenzih ederim.”

Bazı sağlık çalışanları haklarının yeterince verilmediğinden bahsediyorlar. Hakları yeterince veriliyor mu, verilmiyor mu onu bizler bilemeyiz.

Haklarının verilmemesi hastalara ve yakınlarına bazı doktor ve hemşirelerin tatsız davranışlar sergilemelerine gerekçe teşkil etmez, etmemelidir de.

Hastalara layıkıyla davranmayan doktor ve hemşirelere seslenmek istiyorum:

“Hiç biriniz Allah rızası için muayene etmiyorsunuz. Emeğinizin karşılığını vergilerimizden alıyorsunuz.

Kimse de sizi oralarda zorla da tutmuyor. Hastalara zulüm yaşatanlara hakkımızı helal etmiyoruz.

Allah yarına bırakır ama kimsenin yanına bırakmaz. Bunu da bilesiniz.”

Evet, maalesef kimi doktor ve hemşirelerin vicdanı ve cüzdanı arasında sıkıştığını görüyoruz.

Dönemin Yargıtay başkanlarından birisi de adli yıl açılış töreninde, yargıçların vicdanları ile cüzdanları arasında sıkıştığını ileri sürmüştü öyle değil mi?

Ben emekli askerim. Birçok asker gibi ben de 4 defa şark görevine gittim. Meslek yaşamım boyunca da geçici görevler hariç 10 tayin gördüm. Türkiye’de kaç memur bu kadar tayin görüyor, bu kadar şark görevi yapıyor?

Yıllarımızı terörle mücadelede geçirdik.

Çocuklarımız babasız, babalar evlatsızdı.

Çoğu kez 7/24 çalıştık. Hem de ilave hiç bir ücret almadan.

Bazı vicdansızlar ve askere husumet besleyenler şöyle der;

“Askerler doğu/güneydoğu görevlerinde çift maaş alıyor.”

Bu ifade asla gerçeği yansıtmamaktadır.

Vicdansızlıktır.

Alçaklıktır.

Biz askerler görev yaparken ettiğimiz yemine sadık kalarak bayrağımızın inmemesi, vatanımızın bölünmemesi için “vicdanımız ile cüzdanımız arasında asla sıkışmadık. Sıkışmayız da. Sıkışanlara da duyurulur.” Hastanelerde habersiz denetlemelerin yapıldığını duyan hiç oldu mu?

Kapatılan asker hastanelerinde 32 yıllık meslek hayatım boyunca bugün devlet hastanelerinde yaşadığım sıkıntıların vallahi hiç birini asla ama asla yaşamadım.

Asker hastanelerinde hem de eski yılların koşullarında bir sistem, biz düzen, bir temizlik ve görev yapan doktor ve hemşirelerde hastalara karşı muntazam bir ilgi vardı.

Asker hastanelerinin denetimleri de muntazaman bir şekilde yapılırdı.

Bunun altını önemle çizmek istiyorum.

Devlet hastanelerinde çalışanların özel hastanelerde olduğu gibi güler yüzle muamelelerine hiç maruz kaldınız mı?

Yetkili makamlarda olanlar “Tebdili kıyafetle” hastanelere gidip oralarda yaşanan birtakım olumsuzluklara hiç şahit olmak istemez mi?

Efendim, kim ne derse desin sağlık sisteminde sıkıntı çok büyüktür.

Bu gidişatla da düzeleceğini asla düşünmüyorum.

Allah parası olmayanların yardımcısı olsun.

Temmuz 2023’ün hemen başlarında Balıkesir Tıp Fakültesi Hastanesi’nde şahsıma ve hastama yaşatılan zulmü

“Sayın Sağlık Bakanım; yaşadıklarım sizin başınıza gelse ne yapardınız?”

başlığı ile kaleme almış, 11 Temmuz 2023 tarihinde de burada yazmıştım.

Bu yazımdan sonra birçok okuyucum hastanelerde yaşadıkları sıkıntıları yayınlanmak üzere bana yazdılar.

Ben de okuyucularımdan birinin hastanede yaşadığı sıkıntıları 20 Temmuz 2023 tarihinde “Vatandaştan mektup var Sayın Sağlık Bakanım” başlığıyla köşemde yazmıştım.

Hastanelerde yaşanan sıkıntılarla ilgili okuyucularımdan öyle yazılar aldım ki okuduğunuzda yürekleriniz parçalanır.

Balıkesir Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Temmuz 2023’ün hemen başlarında hastanenin ilgilileri Sağlık Bakanlığı genelgesinin ilgili maddelerine uymadıkları için (genelgenin ilgili maddelerini kendilerine sunmama rağmen) bize zulüm yaşatılınca başka bir çarem kalmamış, “ben de hastam bir kenarda yatarken bir yandan gözyaşı dökerek bir yandan da yumruklarımı sıkarak” Sağlık Bakanı’na hitaben hastanede yaşadığım zulmü ve çaresizliğimi kaleme almıştım. Yaşadıklarım gazetede manşet yapılınca ve köşemde yayınlanınca ilgililer jet hızıyla Sağlık Bakanlığı’nın genelgesine bu defa uyarak sorunu anında çözmüşlerdi.

Bu olayı CİMER’e de yazmış, bazı doktorların tuttuğu tutanakları da yazımın ekine delil olarak iliştirmiştim.

Islak imzalı o tutanak hasta dosyasındadır.

Fotoğrafı da şahsımdadır.

CİMER, bize yaşatılan sıkıntıları hastanenin ilgili bölümüne sormuş.

Ana Bilim Dalı Başkanı’nın cevap yazısı evlere şenlik; “Hasta yakınının tarafımıza ulaşan beyanları gerçeği yansıtmamaktadır.” Sahi hangi suçlu “Ben bu suçu işledim.” der ki?

Güleyim mi ağlayayım mı?

CİMER’e yazdıklarımda kimlerin olaylara şahit olduğunu da yazmıştım. Herhalde olaylara şahit olan asistan doktorlar ve hemşireler bize yaşatılan mağduriyetleri söylememişler.

Vicdan meselesi tabii ki.

Vicdanı olmayanlarda merhamet de olmaz.

Ama kameralarda gerçekler görülecekti.

Maalesef doktor doktoru, hemşireler de doktoru korumuş gözüküyor.

Tarafsız bir soruşturma ekibi kurulmazsa, elbette beklenen sonuç bu olur.

Vallahi de anlattığım çirkinliklerin tamamını bize yaşatmışlardı.

Yazık.

Yazık.

Editör: TE Bilisim