Sibel Özdemir (İstanbul) -Ücretli öğretmenlerin görevlendirilme süreçleri, güvencesiz çalışma koşulları ve özlük haklarında yaşanan mağduriyetlerin her açıdan araştırılması amacıyla vermiş olduğumuz öneri üzerine söz aldım.

Şüphesiz bir ülkenin saygınlığını, gelişmişliğini ve kalkınmasını sağlayan alanların başında eğitim gelirken eğitim sisteminin temel bileşenini de öğretmenlerimiz oluşturmaktadır. Bu bilinç ve farkındalıkla cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren eğitime ve öğretmenlere büyük önem verilmiş ve devlet protokolünde yer almışlardır. Ancak bu bakış açısı mevcut siyasi iktidar döneminde gerek eğitim sistemi gerekse öğretmenlerimiz aleyhine olumsuz yönde değişmiştir ve değişmektedir.

Geçtiğimiz hafta kamuda ücretli statüde görev yapan öğretmenlerden oluşan Liyakatli Emektar Öğretmenler Platformunun temsilcileriyle bir araya geldim. Atanan atanmayan tüm öğretmenler gibi ücretli öğretmenler de görevlendirme süreçleri, çalışma koşulları, özlük hakları gibi hemen her konuda mesleki saygı görmedikleri ve giderek değersizleştirildiklerini ifade etmişlerdir.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER HANGİ KRİTERLERE GÖRE DERSLERE GİRİYOR?

Uygulamaya baktığımızda, ücretli öğretmenler liyakat, kıdem, alan gibi objektif kriterler alınmadan; il, ilçe müdürleri, okul müdürleri gibi idarecilerin inisiyatifi, kararı ve maalesef yakınlık ilişkisine göre görevlendirilmektedir. İdarecilerin bir kararına ve yine suistimaline çok açıktır. Yarım yatan SGK primleri, resmî tatil günlerinde maaş kesintisi, tutulan nöbet ücretlerinin, kırtasiye ödeneğinin ve sosyal kulüp ödeneğinin verilmemesi, güvencesiz çalışma koşulları, angarya işler, işsizlik ödeneğinden yoksunluk, tazminat ve emeklilik hak kaybı gibi gerçekten öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan sorunlar yaşamaktadırlar. Ücretli öğretmenler için ders yoksa ücret de yoktur. Bakın, durumlarını geçici tarım işçisi statüsüne benzeten ücretli öğretmenlerin herhangi bir iş güvencesi yoktur. Kadrolu bir öğretmen atanır atanmaz işsiz kalıyorlar.

ÜCRETLİ ÖĞRETMEN MAAŞI

Bakın, bir ücretli öğretmen haftalık en fazla otuz saat derse girmekte ve bir ders saati karşılığı 18 lira gibi çok düşük bir ücrettir. Aylık diyelim ki yaklaşık 120 saat derse giren bir ücretli öğretmene ay sonunda sadece 2.186 lira verilmektedir. Bu ücret asgari ücretin de maalesef açlık sınırının da çok altında kalmaktadır. Ücretli öğretmen statüsünde çalışan bir kadın öğretmenimiz ne diyor? “Bana biri maaşımı sorduğunda söyleyemiyorum.” diyor.

ÖNLİSANS MEZUNLARININ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ YAPMASI

Ücretli kölelik, emek sömürüsü olarak nitelendirilen ücretli öğretmen uygulaması eğitimin niteliğinin düşmesinde de çok önemli bir sorun alanıdır çünkü ücretli öğretmen görevlendirmelerinde eğitim düzeyi, alan, formasyon durumu yeterince dikkate alınmamaktadır. TÜRK EĞİTİM-SEN’e göre, sayıları 2021 yılında 81 bin olan ücretli öğretmenlerin mezuniyet dağılımlarına baktığımızda, 37 bin eğitim fakültesi, 33 bin lisans, yaklaşık 8 bin de ön lisans mezunu var. Ama burada dikkatinizi ben bir konuya çekmek istiyorum, eğitim düzeyi ve alan ayrımı dikkate alınmadan yapılan görevlendirmelerde ve özellikle de özel öğretim ve özel uzmanlık gerektiren zihinsel, görme, işitme engellilerle ilgili derslerde 2.261 ön lisans mezunu olan ücretli öğretmen görevlendirilmiş. Yine, ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak 263 ön lisans mezunu derse girmektedir. Bu durum, çocuklarımızın ve ülkemizin bugünü, geleceği için son derece vahim sonuçlara neden olmaktadır.

Liyakate ve mezuniyet durumuna bakılmadan yapılan atamalar

Yine, Millî Eğitim Bakanlığının son stratejik planında ücretli öğretmenlik, eğitimin zayıf yönü olarak sayılmaktadır. Ancak, buna rağmen, Bakanlığın ve Hükûmetinizin ücretli öğretmen uygulamasına ısrarla devam etmesi bu çelişkiyi de ortaya koyuyor ve bunu da sizin dikkatlerinize sunuyorum.

Evet, öğretmen, çocuğun iyi olma hâlinde ve başarısında en önemli etkiye sahip olan okul içi etmendir ve eğitimin niteliği için de belirleyici role sahiptir. Her sınıfta gerekli öğretmen yeterliliklerini taşıyan öğretmenin bulunmamasını ve dolayısıyla öğrencilerin nitelikli eğitime erişim hakkından yoksun bırakılmasını biz asla kabul etmiyoruz. Hükûmet ve Bakanlık, ücretli öğretmenliği eğitim öğretimle ve öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan kalıcı bir istihdam modeli olarak görmekten vazgeçmelidir artık.

Eğitim sistemimiz içinde liyakate ve mezuniyet durumuna göre uygulanmayan, güvencesizliğe ve emek sömürüsüne dayanan ücretli öğretmen uygulamasını ortaya koyan bütün nedenler detayıyla tespit edilmelidir.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI VE ÖZLÜK HAKLARI

Ücretli öğretmenlerin görevlendirilmeleri, çalışma koşulları ve özlük haklarındaki mağduriyetler detaylı olarak ortaya konulmalıdır. Ücretli öğretmenler de dâhil olmak üzere tüm öğretmenlerin mağduriyetlerini giderecek, sorunlarını çözecek ve mesleki saygınlıklarını kazandıracak bir öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmasına yönelik gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Ki biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Eğitim Komisyonu sözcümüz Ankara Milletvekili Değerli Yıldırım Kaya’nın imzasıyla biz bu teklifi Meclise sunduk ve bir an evvel gündeme alınmasını tekrar sizlerin takdirine sunuyorum.

Son olarak, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanmasının sağlanması konusunda bütüncül ve kalıcı bir politikanın ortaya konulması amacıyla daha fazla gecikmeden ve daha fazla öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan bu sorunlarla karşı karşıya kalmadan sunmuş olduğumuz araştırma komisyonunun kurulması konusunda bütün siyasi grupların desteklerini bekliyor,

Editör: TE Bilisim